Mavera

Bir gece vakti Mekke  Yıldızlar hazırlık yapıyordu sanki  Billur gibi gökyüzü  Cebrail gelecekti Sevgiliyi Sevgiliye kovuşturmaya  Bir gece vakti Mekke  Cebrail geliyordu yeryüzüne  O Rabb'inin emriyle "kulunu , Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aksa'ya  Ordan O'nu müjdeleyen Peygamberlere götürüyordu  İbrahim, Musa, Yusuf 'a, İsa'ya  Bir gece vakti, Miraç hadisesi gerçekleşiyordu  Yanında Cebrail  EY Allah'ın Rasûlü  ben gelemem yanarım diyordu, Cebrail  Yer Sidret'ül münteha Sevgilinin, Sevgiliye kavuşması  Muhabetten Muhammed hasıl olduğu yer  Bazı ayetlerin gösterildiği yer Hatrına alemlerin yaratıldığı Nebi  Ummetine hediyeler gönderiyordu Allah  (cc)  Bakara süresinin son âyetlerini Kadere imanı tembihliyordu sanki  Müminin Miracı olan Namazı hediye gönderiyordu kullarına  Onunla paklansın Onunla huzura varsın diye  Miraçtı bu gece  İnsanı dünyanın kirlerinden arındırıp katına ...

Sabır ve tahammül arasında ki fark nedir? Sabretmek, hadiselere Allah'ın rızası nazarıyla bakmaktır. Sabır, Allah'ın rızasını kazanabilmek için bütün sıkıntılara katlanma, nefse hâkim olma, her türlü zorluğa göğüs gerip ilahi buyrukları yerine getirmektir. Çünkü bu durumda gösterilen sabır, kalpteki iman gücünü ve sabır makamındaki sebatı gösterir.  İçinde bulunduğumuz durumlar karşılaştığımız insanlar bizler için birer imtihandır. Farklı farklı imtihanlardan geçiyoruz hepimiz. Bu durumlarda sabretmek demek, Rabbim bizi yarattı ve dönüşümüz yine Onadır  teslimiyetini göstermektir. Onun rızasını gözeterek mücadele etmektir sabır.  Ve buyuruyor Rabbimiz, sabırla ve namazla yardım dileyiniz benden.  İmtihanını güzelleştirmektir sabır.   Nasıl mı ?    Peygamberler ve aileleri bizler için birer örnektir. Hz. Adem ve Hz. Havva cennetten çıkarılmakla, Hz. İbrahim babası, evladı ve  Nemrutla, Hz. Eyüp hastalıkla Hz. Yakup evlatlarıyla, Hz. Musa  fira...

Sükût ettim, bu sonsuz gibi görünüp sonlu dünyada  Aşka talip olduğumu diyemedim  Halbuki aşk değerli bir lisanı hâldir öğretilemez, çünkü tabiidir Gizlenemez, çünkü âyettir  Yadsınamaz, çünkü hakikattir Bir sükûtun nabzını yoklarcasına içime ördüm dikenli telleri, aşk bildiğimiz bu yolda Hâlbuki aşk; âyet âyet okumaktı hayatı ve çileye talip olmaktı  Çileyi sevmem ama bilirim ki aşk çileyide güzel kılandır. Bu sonsuz  gibi görünüp, sonlu dünyada aşka talip olmaktır hakikat. Beşerden geçip, ilâhi aşkın badesinden içmektir Sonsuz bir aşka talip olmak, ardından ve önün de kandiller yakmak demektir Ben ilâhi kandillerin ışığına  talibim  Sonsuz bir aşka  ancak bu yolda varılırdı  İlâhi yolda Dağları düşlüyorum  Araya sonsuz ayrılıkları bıraksada  "Hasret vuslatın yarısıdır ". Bu dünyanın bir gün son bulacağını biliyorum. Aşk ki sonsuz bir kelamdı sonu olmayan bir derya. Bakma sükût ettigime  Bilsen ki;" hüsnü sana, aşkı bana vermi...

Say ki yeni gezegenleri keşfettin Bir burç, Yeni bir dünya Yeni dehlizler Bir mazlum ağladı yeryüzünde Kıymet taşır mı keşiflerin  Bir gönüle gül ekmedikten sonra  Değer mi yeni keşifler yapmak  Sonbaharda düşen yapraklar gibi  Serçeler gömüldü toprağa  Baharda yeniden dirilmek için Bilinmez ülkelerin ufkunda  Say ki krallar ülkesinde sarayın oldu Bir mazlumun gönlünü yıktın  Say ki kisra sarayı senin oldu Bir mazlumun ruhunu miraca yükseltmedikten sonra Kırlangıç yuvası gibiydi  Dualarım, hayallerim, umutlarım Bir mazlumun gönlüne doğru hamallık yapmak Bir fecr vaktinde mihraba doğru koşmak  Bir gönülün dehlizlerinde keşif yapmak Sevgi taşımak Bir çehreyi mütebessim kılmak En büyük marifet gül yetiştirmekti bir gönüle  İyi adamların işidir gül yetiştirmek Bir lahza da olsa gülmek Bir çehreye tebessüm ettirmek  Bir gönüle gül tohumları ekmek  İman kokan yarınlar için  Rasim Özdenören'e ithafen Nursen ışık  ...

Günlerden onbeş temmuz en uzun gece Birkaç hain, tankı, topu bir bütün Meclis yara almış hava şubat ayazı  Köprüler kuşatılmış, dört bir yanımızı mahşere salmış En uzun geceydi o gün Yüreğimiz avuçlarımızda Okunan selalar titretti arşı Yedi düvel, şanlı millete karşı Genci yaşlısı fark etmeden Bağırdılar hep birden vatan aşkı On beşliler meydanlardaydı yine Milletimiz yeni bir zafere gebe En uzun gece Yüreğimiz avuçlarımızda Vatanın üstündeki kara bulutları dağıt Arşa çıkıyor yakılan ağıt Ömerler, Haliller,Erollar ön safta Vatanın kalbine vurulmak isteniyor yafta Sanki cennet onları çağırıyordu Tanka , tüfeğe karşı zafer geliyordu Osmanlı ruhu taşıyordu bu topraklar Elbette yenilmeyecekti Şahitti al bayrak, minarelerden yükselen ezanlar Boynunu bükmedi gazaya atılanlar Viyana kapılarına, Mısır’a dayanan zaferler Şanlı tarihimizi yazan kaderler Sarıkamış şehitleri şahit olsun ki Çanakkele yiğitleri şahit olsun ki Bu topraklara hep zaferler ihsan edecek Ya Rabb Nursen Işık ...

Karlı bir mevsimde bir tren istasyonunda yine  seni bekledim. Elimde bana hediye ettiğin kitapla Hafiften ayaz  ve sis  Özlemlerim kadar puslu hava                               Tren yanaştı istasyona simsiyah bir duman yolcuların yükünü taşıdığı kadar bekleyenlerin de umudunu taşırdı Kaç sevgilinin hasretini  kaç ananın özlemini kaç kardeşin umudunu.   Güneş nazlı nazlı doğdu tüm yüzüyle Mevsim ayaz, güneş uzak ve soğuk Daldı gözlerim uzaklara Gelmeyeceğini bile bile eski günleri anımsayarak Trene binip gitmeliydim sevgilinin yurduna Bir bakışı hayat olabilen sevgiliye Vefa bilen sevgiliye Merhameti bilen sevgiliye Tüm umutlarımı aldım yanıma  Dolunay tüm görkemiyle geceye doğdu Hafiften kar değiyor yüzüme Varıyorum bir tren istasyonuna  Yola revan olup   Konya'ya Hz. Mevlâna ya selam ediyorum Sonra yine koyuluyorum yola sevgili diye Varıyorum Erzurum'a çifte minarele...